"89 İHBARNAMESİ" NEDİR?
Alacaklı; borçludan borcunu tahsil edebilmek maksadıyla icra takibi başlatması ve takibin kesinleşmesinin akabinde; borçlu üzerine kayıtlı taşınır ve taşınmaz malları haczedebileceği gibi borçlunun üçüncü kişilerdeki alacaklarını da haczedebilmesi mümkündür. Bu husus İcra ve İflas Kanunu’nun 89. maddesinde düzenlenmektedir. Borçlunun üçüncü kişi veya kişilerdeki alacaklarının tespiti akabinde, alacaklının talebi ile ilgili icra müdürlüğünce, üçüncü kişiye bir ihbarname gönderilir. Bu ihbarnameye, dayanak kanun maddesi sebebi ile uygulamada “89 İhbarnamesi” de denilmektedir. Haciz ihbarnamesini tebliğ alan üçüncü kişi, ihbarname içeriğinde belirtildiği üzere borçlunun hak ve alacağının mevcut olduğunu kabul ediyorsa ilgili icra müdürlüğüne ödeme yapmalıdır. Ancak üçüncü kişinin, borçlunun kendisinde hiçbir hak ve alacağı bulunmadığını iddia etmesi de mümkündür. Bunun için ilgili icra dairesine, süresi içerisinde itiraz edilmelidir. Alacaklı, işbu itirazın haksız olduğu kanısında ise kanunen kendisine tanınmış şikâyet ve tazminat haklarını kullanabilecektir. Bu çalışmamızın konusunu da haciz ihbarnamesine itiraz ve alacaklının şikâyet hakkı oluşturmakta olup çoğunlukla alacaklının tazminat hakkına yönelik olarak içtihatlar çerçevesinde açıklamalarda bulunulacaktır.
HACİZ İHBARNAMESİNE HAKSIZ İTİRAZ VE ALACAKLININ ŞİKÂYET/TAZMİNAT HAKKI
İİK.'nun 89/4. maddesinde; "Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesine müddeti içinde itiraz ederse, alacaklı, üçüncü şahsın verdiği cevabın aksini icra mahkemesinde ispat ederek üçüncü şahsın 338. maddesinin 1. fıkrası hükmüne göre cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata mahkûm edilmesini isteyebilir. İcra mahkemesi tazminat hakkındaki davayı genel hükümlere göre halleder" düzenlemesi yer almaktadır. Kanun hükmünde yer alan tazminatın konusu, haciz ihbarnamesine karşı üçüncü kişinin gerçeğe aykırı beyanda bulunması sebebiyle takip alacaklısının uğradığı zarardır.
Doktrinde de belirtildiği üzere, alacaklının, İİK’nun 89’uncu maddesinin dördüncü fıkrası hükmüne göre, icra mahkemesinden, haciz ihbarnamesine haksız itirazda bulunduğunu iddia ederek, üçüncü kişinin cezalandırılmasını ve tazminata mahkûm edilmesini talep etmesi, aslında üçüncü kişiye karşı “ceza davası ve tazminat davası” açması anlamına gelir. Nitekim bu fıkranın son cümlesinde, “İcra mahkemesi, tazminat hakkındaki davayı genel hükümlere göre halleder”; hükmü yer almaktadır. İİK m.89/IV’in lafzından, alacaklının iki talebi birlikte yapması (iki davayı birlikte açması) gerektiği anlaşılabilirse de, alacaklının bu davalardan yalnız ceza davasını açması ve mahkemeden üçüncü kişinin İİK m.338,I’e göre cezalandırılmasını talep etmesi (bu taleple üçüncü kişiden şikayetçi olması) mümkün olduğu gibi; alacaklının, icra mahkemesinden üçüncü kişinin haksız itirazı nedeniyle yalnız tazminata mahkûm edilmesini istemesi de (tazminat davası açması da) mümkündür. Başka bir deyişle, İİK m.89/IV’de yer alan “…cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata mahkûm edilmesini…” ifadesindeki “ve” bağlacının “ ve/veya” olarak anlaşılması gerekir.[1]
GÖREVLİ MAHKEME
“Eldeki dava, İİK’nun 89/4. maddesi kapsamında maddi tazminat istemine ilişkindir. Anılan maddenin açık hükmü gereğince, uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkeme icra mahkemesidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında istek üzerine ya da re’sen gözetilmesi gerekir. Şu halde mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde icra mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine, karar kesinleştiğinde HMK’nın 20. maddesi uyarınca süresi içinde başvuru halinde dosyanın yetkili ve görevli İzmir icra mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile ticaret mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.” (YARGITAY 4. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/15848 Karar No: 2019/746 Karar Tarihi: 18.02.2019)
“Davacı banka vekili, Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2006/401 Esas sayılı dosyasında müvekkilinin davalılardan Nezihe'den olan alacağından dolayı diğer davalı şirkete gönderilen İİK'nun 89/1. maddesine dayalı haciz ihbarnamesine davalı şirketin itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptaline, % 40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir… İİK'nun 89/4. maddesinde üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesine müddeti içinde itiraz ederse, alacaklı, üçüncü şahsın cevabının aksini icra mahkemesinde ispat ederek üçüncü şahsın 338. maddenin birinci fıkrasının hükmüne göre cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata hükmedilmesini isteyebilir. İcra Mahkemesi tazminat hakkındaki davayı genel hükümlere göre halleder denmektedir. Anılan yasa hükmü uyarınca davalı şirketin verdiği cevabın aksini iddia etmesine göre görevli mahkeme icra mahkemesidir. Yerel mahkemece görevli mahkemenin İİK'nun 89/4. maddesine göre, icra mahkemesi olduğu gözetilerek görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken bu yön gözetilmeden işin esasının incelenip yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.” (YARGITAY 19. Hukuk Dairesi Esas No: 2008/5060 Karar No: 2009/930 Karar Tarihi: 10.02.2009)
“Dava İİK 89/4. maddesine göre açılmış maddi tazminat davasıdır. Anılan madde düzenlemesine göre uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkeme icra mahkemesidir. Görev hususunun resen gözetilmesi gerektiğinde mahkemece bu yönde bir karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.” (YARGITAY 19. Hukuk Dairesi Esas No: 2018/2765 Karar No: 2018/6323 Karar Tarihi: 04.12.2018)
“İİK'nın 89/4. maddesinde "Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesine müddeti içinde itiraz ederse, alacaklı, üçüncü şahsın verdiği cevabın aksini icra mahkemesinde ispat ederek üçüncü şahsın 338' inci maddenin 1' inci fıkrası hükmüne göre cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata mahkum edilmesini isteyebilir. İcra mahkemesi, tazminat hakkındaki davayı genel hükümlere göre halleder." şeklindeki düzenleme karşısında, haciz ihbarnamesine verilen cevabın gerçeğe aykırı olduğu iddiası nedeniyle üçüncü kişinin cezalandırılması isteği, cezanın kişiselliği prensibi de dikkate alınmak suretiyle ayrı bir yargılama usulüne göre, tazminat istemi yönünden davanın genel hükümlere göre çözümlenmesi gerekmekte olup, tazminat ve cezalandırılma istemiyle birlikte açılan davalara ceza mahkemesi sıfatıyla bakılacağı gözetilerek görevsizlik kararı verilerek dosyanın İcra Ceza Mahkemesine gönderilmesi gerekirken, yazılı şekilde Samsun Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi, kanuna aykırı, şikayetçi vekilinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye uygun olarak hükmün BOZULMASINA…” (YARGITAY 19. Ceza Dairesi Esas No: 2015/3306 Karar No: 2015/2328 Karar Tarihi: 04.06.2015)
YETKİLİ MAHKEME
İİK m. 89/4 hükmüne göre, alacaklının, üçüncü kişinin haciz ihbarnamesine itirazının doğru olmadığı (üçüncü kişinin haksız itirazda bulunduğu) iddiasında ile açacağı dava; yetkili olan icra takibinin yapıldığı yerdeki icra mahkemesinde açılmalıdır.
KISMİ DAVA NİTELİĞİ VE TALEP EDİLEBİLECEK TAZMİNAT MİKTARI
Yukarıda yer verilen genel ilke ve açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; alacaklı .... Sondaj ve Geoteknik....Ltd. Şti. tarafından ... İnş. Taah. Ve Tic.Ltd.Şti. hakkında yürütülmekte olan ilamlı icra takibinde, alacaklının istemi üzerine 3.kişi-ASKİ( Mali İşler Müdürlüğüne ) -alınan ihtiyati haciz kararı doğrultusunda- birinci haciz ihbarnamesi gönderilerek, borçlunun 79.411,22-TL. alacağı üzerine ihtiyati haciz konulduğunun bildirildiği, iş bu ihbarnamenin adı geçen kuruma 19/12/2012 tarihinde tebliği üzerine “borçlunun kurum nezdinde tahakkuk etmiş alacağının bulunmadığı” belirtilerek yasal sürede itiraz edildiği, alacaklı tarafından gerçeğe aykırı beyanda bulunulduğu iddiasıyla üçüncü kişi-... Genel Müdürlüğü aleyhine 89/4. maddesine dayalı tazminat davası açıldığı, dava dilekçesinde de açıkça, davanın belirsiz alacak davası türünde açıldığının belirtildiği görülmüştür. Oysa ki; 18/12/2012 tarihli birinci haciz ihbarnamesinde alacak miktarına açıkça yer verilmiştir. Bununla birlikte, Dairemizin yerleşmiş içtihatlarına göre, tazminat miktarı 1. haciz ihbarnamesi ile istenen miktarı da aşamayacaktır. Ayrıca, yukarda da belirtildiği gibi, salt bilirkişi incelemesine gidilmesi belirsiz alacak davasının açılabilmesi için yeterli değildir. Buna göre; İİK.'nun 89/4. maddesine dayalı tazminat alacakları gerçekte belirli bir alacak olduğu ve dolayısıyla belirsiz alacak davasına konu edilemeyecekleri tereddütsüzdür. (YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ E. 2017/1974 K. 2018/6207 T. 18.6.2018)
İİK'nun 89/4. maddesi hükmünde öngörülen tazminat üçüncü kişinin gerçeğe aykırı beyanından kaynaklanan ve haksız fiile dayalı bir istektir. Tazminat miktarı 1. haciz ihbarı ile istenen miktarı aşamaz. Adı geçenin takip borçlusuna daha az borçlu olduğu tespit edilmiş ise, tazminat bu miktar kadardır ( Baki Kuru, İcra İflas Hukuku EIKitabı, İstanbul 2004, s. 421 vd. ). Bu durumda birinci haciz ihbarnamesi ile üçüncü kişiden yatırılması istenen borç miktarı 33.000.- YTL kadar alacaklı lehine tazminata hükmedilmesi gerekirken sözü edilen miktarı aşacak şekilde 50.500,00.- YTL tazminatın davalı 3. kişiden alınarak alacaklıya ödenmesi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.( YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ E. 2006/19147 K. 2006/22468 T. 28.11.2006)
HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRELER VE ZAMANAŞIMI
Tazminat davası genel hükümlere tabi olduğundan, yargılamanın genel hükümlere göre yapılarak sonuca gidilmesi gerekir. Zira alacaklı üçüncü kişinin gerçeğe aykırı beyanından kaynaklanan haksız fiile dayalı olarak tazminat davası açmaktadır. Kaldı ki, İcra ve İflas Kanunu 89/4 ve 338. madde hükümlerinin üçüncü kişinin gerçeğe aykırı beyanını suç olarak nitelendirmesi, üçüncü kişinin bu davranışının haksız fiil olduğunun açıkça bir göstergesidir. Tazminat talebi haksız fiile dayandığından, takibin yapıldığı yerdeki icra mahkemesinde açılacak olan davanın haciz ihbarnamesine itirazın öğrenildiği tarihten itibaren iki yıl içinde açılması gerekir. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 72. maddesinde tazminat istemine ilişkin zamanaşımı süreleri, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her halde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar, şeklinde düzenlenmiştir. Alacaklının haciz ihbarnamesine itirazı öğrendiği tarihten itibaren 2 yıl içinde icra mahkemesinde İİK 89/4'e göre tazminat davası açması gerekir. Ancak bir başka görüşle göre de İİK. m. 347; “Bu Bapta yer alan fiillerden dolayı şikâyet hakkı, fiilin öğrenildiği tarihten itibaren üç ay ve her halde fiilin işlendiği tarihten itibaren bir yıl geçmekle düşer.” hükmü uygulanmalıdır.
Somut olayda, üçüncü kişi ... Yapı İnş. Mad. Taah. Tic ve San Ltd Şti adına çıkartılan 89/1 haciz ihbarnamesi, 04.03.2017 tarihinde tebliğ edilmiş, 89/1 haciz ihbarnamesine karşı 08.03.2017 tarihinde yasal süresi içerisinde üçüncü kişi şirket tarafından itiraz edilmiştir. Takip alacaklısı davacı vekilinin ise, 12.09.2017 tarihinde 1.000,00 TL tazminat yönünden dava açtığı ve sonrasında 18.02.2020 tarihli 107.206,94 TL miktarlı ıslah dilekçesi ile tazminat miktarını ıslah yoluyla artırdığı anlaşılmaktadır. Islah; tazminat davasının bağlı olduğu hak düşürücü süre içerisinde yapılmalıdır. 89/1 haciz ihbarnamesine yönelik itirazın 08.03.2017 tarihinde yapıldığı, 12.09.2017 tarihinde davacı tarafından 1.000,00 TL tazminat yönünden dava açıldığı, bu tarihe nazaran davanın 2 yıllık hak düşürücü sürede ıslah edildiği beyan edilmiş ise de; aynı süre içerisinde ıslah ettiği şekli ile tazminata ilişkin nispi harcın anılan 2 yıllık hak düşürücü sürenin geçmesinden çok sonra 18.02.2020 tarihinde yatırıldığı görülmüş olup; bu durumda usulüne uygun olarak hak düşürücü sürede yapılan bir ıslah ve tazminat talebinin varlığından sözedilemez. Islah konusu edilen 107.206,94 TL miktarlı bu davayı yasal iki yıllık süreden sonra 18.02.2020 tarihinde ıslah ettiğinden ve ıslah talebine davalı üçüncü kişi ...Yapı İnş. Mad. Taah. Tic. ve San. Ltd. Şti. vekili tarafından süresinde zamanaşımı def'inde bulunduğundan, icra mahkemesince, davalı ... Yapı İnş. Mad. Taah. Tic. ve San. Ltd. Şti. yönünden tazminat talebinin ıslah edilen 107.206,94 TL. yönünden zamanaşımına uğradığından bahisle davanın bu miktar yönünden reddi ile dava dilekçesinde talep edilen 1.000 TL. yönünden davanın kabulüne yönelik karar verilmesi gerekirken, davada talep miktarı kadar tazminata hükmedilmesi suretiyle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olmakla kararın bozulması gerekmiştir. (YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ E. 2021/7491 K. 2021/9093 T. 19.10.2021)
“Alacaklı tarafından, üçüncü kişi konumunda bulunan bankanın, İİK'nun 89/1. maddesi uyarınca gönderilen haciz ihbarnamesine karşı süresinde yapmış olduğu itirazın gerçeğe aykırı olduğu ileri sürülerek İİK'nun 89/4. maddesi gereğince tazminat talep edildiği, mahkemece, davanın süresinde açılmadığı gerekçesiyle reddine karar verildiği görülmektedir. İİK.nun 89/4. maddesinde; "Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesine müddeti içinde itiraz ederse, alacaklı, üçüncü şahsın verdiği cevabın aksini icra mahkemesinde ispat ederek üçüncü şahsın 338. maddesinin 1. fıkrası hükmüne göre cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata mahkum edilmesini isteyebilir. İcra mahkemesi tazminat hakkındaki davayı genel hükümlere göre halleder" düzenlemesi yer almaktadır. Kanun hükmünde yer alan tazminatın konusu, haciz ihbarnamesine karşı üçüncü kişinin gerçeğe aykırı beyanda bulunması sebebiyle takip alacaklısının uğradığı zarardır. Anılan maddenin açık hükmü gereğince; icra mahkemesince, genel hükümlere göre yargılama yapılarak sonuca gidilmelidir. Tazminat davası genel hükümlere tabi olduğunda, yargılamanın genel hükümlere göre yapılarak sonuca gidilmesi gerekir. Zira alacaklı 3. kişinin gerçeğe aykırı beyanından kaynaklanan haksız fiile dayalı olarak tazminat davası açmaktadır. Kaldı ki, İcra ve İflas Kanunu 89/4 ve 338. madde hükümlerinin 3. kişinin gerçeğe aykırı beyanını suç olarak nitelendirmesi, 3. kişinin bu davranışının haksız fiil olduğunun açıkça bir göstergesidir. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 72. maddesinde tazminat istemine ilişkin zamanaşımı süreleri, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar, şeklinde düzenlenmiştir. Alacaklının haciz ihbarnamesine itirazı öğrendiği tarihten itibaren 2 yıl içinde icra mahkemesinde İİK 89/4'e göre tazminat davası açması gerekir. Somut olayda, davacı alacaklının öğrenme tarihi olarak bildirdiği 05.03.2014 tarihi itibariyle haksız fiili öğrendiğini bildirdiği tarihten itibaren 2 yıllık yasal süre içinde 12.11.2015 tarihinde süresi içinde dava açtığı anlaşıldığından mahkemece, davanın esası incelendikten sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA…” (YARGITAY 12. Hukuk Dairesi Esas No: 2017/5050 Karar No: 2017/10504 Karar Tarihi: 12.09.2017)
“Tazminat talebi haksız fiile dayandığından, takibin yapıldığı yerdeki icra mahkemesinde açılacak olan davanın haciz ihbarnamesine itirazın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıl içinde açılması gerekir (Kuru, Baki; İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, (İstanbul: Türkmen Kitabevi, 2004), Sh.421). (ALINTI ESKİ HMK DÖNEMİNE İLİŞKİN, YARGITAY KAKARI DA TARİH İTİBARİYLE ÖYLE. ESKİ HMK’DA ZAMANAŞIMI 1 YILDI.) Öte yandan İİK'nun 89/4. maddesine dayalı olarak açılan tazminat davası, icra mahkemesince genel hükümlere göre görüleceğinden, Hukuk Usulü Muhakemesi Kanunu hükümlerine tabidir. Bu Kanun'da da dava zamanaşımına ilişkin bir düzenleme yoktur. Ceza yargılamasına ilişkin zamanaşımı hükümlerinin bu davalarda uygulanması mümkün değildir. Somut olayda, üçüncü kişi N.N.Bor Ürünleri Araştırma ve Geliştirme San. ve Tic. AŞ adına çıkartılan 02.12.2010 tarihli 89/1 haciz ihbarnamesi, 06.12.2010 tarihinde tebliğ edilmiş, 89/1 haciz ihbarnamesine karşı 06.12.2010 tarihinde yasal süresi içerisinde üçüncü kişi şirket tarafından itiraz edilmiştir. Takip alacaklısı vekili ise iş bu davayı yasal bir yıllık süre içerisinde 29.11.2011 tarihinde açtığından tazminat talebi zamanaşımına uğramamıştır.” (YARGITAY 12. Hukuk Dairesi Esas No: 2013/17743 Karar No: 2013/24627 Karar Tarihi: 01.07.2013)
İSPAT YÜKÜ VE DELİLLER
Bu davada üçüncü kişinin gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunu davacı takip alacaklısı ispat etmelidir. Üçüncü kişinin beyanının aksi, İİK'nun 68. maddesinde sayılan belgelere bağlı olmaksızın her türlü delille ispat edilebilir. Anılan maddenin açık hükmü gereğince; icra mahkemesince, genel hükümlere göre yargılama yapılarak sonuca gidilmelidir.
İİK'nun 89/4. maddesine dayalı olarak açılan tazminat davasında, tarafların göstereceği deliller, ticari defterler ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak, ihbarnamenin tebliğ tarihi itibariyle, borçlunun, üçüncü kişiden istenebilir hale gelmiş, kesin nitelikte bir alacağının mevcut olup olmadığı genel hükümler çerçevesinde belirlenir. Diğer bir ifade ile anılan maddeye göre tazminata hükmedilebilmesi için, haciz ihbarnamesinin üçüncü kişiye tebliği tarihi itibariyle borçlunun üçüncü kişi nezdinde kesinleşmiş, muaccel bir alacağının bulunması zorunludur.
“Somut olayda, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesini oluşturan bilirkişi raporunun, vergi dairesince gönderilen vergi kayıtları ve davalının ticari defterlerine dayandığı ancak davacı alacaklının sunulan bilirkişi raporlarını kabul etmediği yeni bir bilirkişi raporu alınmasını talep ettiği, bunun yanında delil listesinde takip borçlusunun ticari defterlerine de dayandığı ancak bu yönde bir inceleme yapılmadığı görülmüştür. Bu durumda, ilk derece mahkemesince, 89/1 haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihi olan 05.08.2015 tarihi itibariyle, davalı üçüncü kişinin takip borçlusuna borcunun bulunup bulunmadığının tespiti açısından, davalı üçüncü kişi ve takip borçlusunun ticari defterleri üzerinde birlikte inceleme yaptırılarak, incelenen döneme ilişkin takip borçlusunun ticari defterlerinin usulünce tutulup tutulmadığı da tespit edilmek suretiyle, takip borçlusu ile davalı üçüncü kişinin ticari defterlerinin birbirini teyit edip etmediği, teyit eden ve etmeyen kısımların hangi kalemlere ilişkin olduğu, takip borçlusuna davalı üçüncü kişi tarafından yapılan ödeme varsa bunların da hangi kalemlere ilişkin olduğu hususunda bilirkişi raporu aldırılarak dosyada mevcut tahsilat makbuzları, tediye makbuzları, banka dekontları ve diğer tüm delillerle birlikte değerlendirilmek suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. Alacaklının temyiz isteminin kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/1. maddesi uyarınca, ... Bölge Adliye Mahkemesi 32. Hukuk Dairesi'nin 06.10.2020 tarih ve 2020/133 E. - 2020/207 K. sayılı kararının (KALDIRILMASINA), ... 9. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 12.10.2017 tarih ve 2016/16 E. - 2017/685 K. sayılı kararının (BOZULMASINA)…” (YARGITAY 12. Hukuk Dairesi Esas No: 2020/9248 Karar No: 2021/4210 Karar Tarihi: 07.04.2021)
“Asıl borçlu .... Taah.Tic.Ltd.Şti. ile 3. şahıs, . İnş. Taah. ve Tic. A.Ş arasında düzenlenen alt yüklenici sözleşmesinin feshedilip feshedilmediği, haklı feshin olup olmadığı, cezai şartın şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, taşeronluk sözleşmesi uyarınca edimlerin yerine getirilip getirilmediği hususların tespit edilerek, bu hususların tespiti ile borçlu şirket ve 3. şahıs şirkete ait defter ve kayıtlar, yapılan inşaat üzerinde konusunda uzman üç kişilik inşaatçı, muhasebeci ve hukukçu bilirkişiler vasıtasıyla denetime elverişli olacak şekilde inceleme yaptırılıp, birinci haciz ihbarnamesinin tebliği tarihi itibariyle 3. kişi ...ar İnş. Taah. ve Tic. A.Ş’nin asıl borçlu .... Taah.Tic.Ltd.Şti.’ne kesinleşmiş ve muaccel bir borcu olup olmadığı belirlenerek, sonucuna göre hukuki durumun takdiri gerekirken, eksik inceleme ile ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde tazminat talebinin reddine karar verilmesi ve istinaf başvurusunun da Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddedilmesi isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.” (YARGITAY 12. Hukuk Dairesi Esas No: 2020/8189 Karar No: 2021/912 Karar Tarihi: 02.02.2021)
“İİK’nun 89/4. maddesine göre “üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesine müddeti içinde itiraz ederse, alacaklı, üçüncü şahsın verdiği cevabın aksini tetkik merciinde ispat ederek üçüncü şahsın 338/1. maddesi hükmüne göre cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata mahkum edilmesini isteyebilir. Tetkik mercii, tazminat hakkındaki davayı genel hükümlere göre halleder.” hükmü karşısında haciz ihbarnamesine verilen cevabın gerçeğe aykırı olduğu iddiası nedeniyle üçüncü kişinin cezalandırılması isteği cezanın kişiselliği prensibi de dikkate alınmak suretiyle ayrı bir yargılama usulüne tabi olup, tazminat istemi yönünden davanın genel hükümlere göre çözümlenmesi gerektiği cihetle, ceza verilememesi halinin, tazminata hükmedilmesinden bağımsız bir konu olduğu ve tazminat yönünden bağlayıcılığının bulunmaması karşısında, harç noksanlığının Harçlar Kanunu’nun 30 maddesi gereğince ve 6100 sayılı HMK’nın 150. maddesinde gösterilen süreler içerisinde tamamlattırıldığı Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı Sayfa 1 /2 takdirde haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihi olan 20/04/2010 itibariyle üçüncü şahıs ... Tic. A.Ş.nin takip borçlusuna kesinleşmiş ve muaccel borcu bulunup bulunmadığının, üçüncü şahıs şirketin defter ve belgeleri takip borçlusu ile aralarındaki sözleşme ve varsa bunun feshine ilişkin belgeler üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesi ile tespiti ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu yönde bir işlem yapılmaksızın sanıkların beraat ettikleri ve usulüne uygun harcı ödenmiş tazminat talebi bulunmadığı gerekçeleriyle tazminat talebinin reddine karar verilmesi, Kanuna aykırı ve şikayetçi vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden…” (YARGITAY 19. Ceza Dairesi Esas No: 2018/5372 Karar No: 2018/11343 Karar Tarihi: 05.11.2018)
Somut olayda, 3. Kişi ...'ün, asıl borçlu ... Kumaşçılık İth. İhr. San ve Tic.Ltd. Şti'ne, haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihi olan 13/04/2015 tarihi itibariyle kesinleşmiş ve muaccel bir borcunun bulunup bulunmadığı ile mahsuba konu alacağının tespiti için her iki tarafa ait tüm ticari defter ve belgeler ile 2015 yılına ait ticari defterlerle birlikte banka hesapları ile asıl borçlu, alacaklı ve 3. şahıs arasında düzenlenen borç tasfiye belgesi de dikkate alınarak, her iki tarafın 2015 yılına ait defter kayıtlarını oluşturan defter ve belgelerin (Fatura, Çek, Hakediş, Teminat Mektubu, Avansla ödemeleri, Banka dekontları vb. evrakların) üzerinde karşılaştırmalı olarak bilirkişi incelemesi yaptırılıp, 89/1. haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihi itibariyle borçlunun 3. şahıstan kesinleşmiş ve muaccel bir alacağının olup olmadığının net olarak tespit edilerek sonucuna göre hukuki durumun tayin ve takdiri yerine, yeterli olmayan bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde tazminat talebinin kabulüne karar verilmesi isabetsiz olduğundan kararın bozulması gerekmiştir.( YARGITAY 12. Hukuk Dairesi Esas No: 2020/8709 Karar No: 2021/4526 Karar Tarihi: 27.04.2021)
O halde, mahkemece borçlu .... Yatçılık...Ltd. Şti.'nin ticari defter ve kayıtlarının HMK.nun 221. maddesi uyarınca ibrazı sağlanarak, üçüncü kişi ...'ün dosya borçlusu .... Yatçılık...Ltd. Şti.'ne tekne satışı ile ilgili ödeme yapılıp yapılmadığı, 89/1 haciz ihbarnamesi tebliğ edildiği tarih itibariyle üçüncü kişi nezdinde kesinleşmiş ve muaccel bir borcun bulunup bulunmadığının tespit edilmesi için borçlu şirketin ticari defter ve kayıtları ile 3. Kişi şirketin ticari defterleri karşılaştırmalı olarak incelenerek yeniden bilirkişi raporu alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği, bu sebeple ticari defterlerin temini için, defterlerin ibraz edilmesi hususunda taraflara HMK'nun 220/3.maddesi ve HMK'nun 222/5. maddesi ihtarını içeren meşruhatlı davetiyenin usulüne uygun olarak tebliği ile sonucuna göre HMK'nun 222/5. maddesi gereğince bir karar verilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.(YARGITAY 12. Hukuk Dairesi Esas No: 2021/3702 Karar No: 2021/6446 Karar Tarihi: 15.06.2021)
İlgilere faydalı olması dileği ile…
Avukat Nermin Şeyda Toprak
Toprak Hukuk ve Danışmanlık Ofisi
01.09.2022
[1] Prof. Dr. Ramazan ARSLAN, BORÇLUNUN ÜÇÜNCÜ KİŞİDE BULUNAN ALACAĞININ HACZİ, HACZİN ÜÇÜNCÜ KİŞİYE BİLDİRİLMESİ VE SONUÇLARI.( https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/621796 )
Comments